Evlendik mi şimdi yani biz?

148

Bir de üstüne bir sene geçmiş…

Öncelikle tarafları tebrik ederim, keyifli ve başarılı bir yıldı, devamını dilerim.

Evlilik benim hayatımın en başat konularından oldu her zaman. Meraklıydım 🙂 Geçen bir arkadaşla bu “meraklı” olma üzerine hasbihal ettik. Ay dünyanın en normal olayını küçülten, ezikleştiren bir biz varız sanırım. İnsan evlenmek ister. Bu kadar. İstemenin gerekliliklerini de yerine getirebilir, bunu meraklı olmak diye etiketleyerek ucuzlaştırmak, rahibe terasa gibi takılıp aslında içten içe çıldırırken hasbel kader evlendiğinde kendini high society gibi pazarlayan sinsirellalar var, bu oyuna düşmeye gerek yok bacılarım. İnsan evlenmek ister, bu çok doğal…

Doğrusu tekrar evlenmem sanıyordum.

İstiyordum ama çok uzak ihtimal geliyordu. Kapım hep açıktı ama olmaz diye düşünüyordum. Çünkü ümitsizliğe bayılıyordum ama ümidim de vardı.

Nihayetinde tanışmamız ve aksiyon olmamız hızlı gelişti. Hızdan ürkmedim çünkü ne istediğimi biliyordum. Ne istediğini biliyordu. Kartlarımız açıktı. Onun her şeyden önce ahlakı, ailesi ve verdiği güven çok iyiydi ve daha sonra sohbetimiz çok sarmıştı. Evlilik mevzusunda herkesin inandığı o kadersel inanışa inanmam, tercihlere ve aksiyonlara inanırım. Her şey bir şekilde kotarılabilir. İnsanın içinin ısınması kadersel geliyor farkındayım ama bu da niyetle ilgili bence. Niyetiniz varsa içiniz de ısınır 🙂 Eğer kafanızda kurgular yoksa… Belki kadersel olan şey, denk gelmektir. Denk gelmeye de açık olmak gerekiyor. Nihayetinde ikimiz de açıktık. Ben en çok sohbet edebilmeyi sevdim. Kendim olabilmeyi. Bu gün ona her şeyi anlatabilirim ve beni yargılamayacağını, destek olacağını bilirim. Ben ona sarılabilirim. Bana alan açar. Aynı şekilde ben de ona.

En önemlisi saygı duyuyorum.

Tanıdığım herkesten bir yönüyle çok farklı. Kararlı, otoriter, güçlü aynı zamanda merhametli ve şefkatli. Bu kombinasyonu harmanladığı için ona minnettarım. Aynı şekilde ailesi..  O kadar çok şey öğrendim ki onlardan.  Mutlu aile, farklı bir olaymış.

Güzel bir his.

Bir senede çok şey yaşadık ve planladığımız, olur sandığımız, inşallah dediğimiz neredeyse hiç bir şey olmadı, gerçekleşmedi. Hep sınandık ve sınanmaya devam ediyoruz. Hayatın böyle oluşu biraz sarsıyor. Bir şeyler yolundayken diğer şeyler hep yıkılır. Dünyada inşa ettiğimiz şeyler kumdan kaleler gibi geliyor. Sen kalenin en haşmetli kısmını yaptın sanıyorsun ve biraz şiddetli gelen dalga arka tarafı yıkıyor. Diğer tarafı yaptığında başka bir dalga … Ölene kadar böyle gideceğine eminim artık.

Sadece bazen güçlü kalamıyorum.

Güç ancak Allaha sığınarak ve sevdiklerimize tutunarak, minik rutinlerimizi anlamlı kılarak toparlanıyor, sizi temin ederim. Bunlar dışında neye çok anlam yüklüyorsanız muhtemelen yanılıyorsunuz. O terfiyi alınca, o sınavı geçince her şey güzel olacak vs. gibi anlamlar yüklediğiniz her olay yollardaki duraklar aslında. Çünkü varılacak yer orası değil ki.. Varınca bir çıkıp hava alır mutlu olursun ama bakarsın tren gidiyor, döner yerine oturursun. Önemli olan tren giderken senin koltuğunda ne yaptığın. Yol arkadaşlarınla vakti nasıl geçirdiğin. Sürekli şikayet mi ediyorsun yoksa yolun, manzaranın, sohbetin tadını mı çıkartıyorsun…

Bunu öğrenmek bana çok pahalıya patladı ama bakın size öylece söylüyorum.  Siz lütfen bedelsizce öğrenin bunu 🙂 Şimdinin şuanın size verilenlerin farkına varıp mutlu olun. Elimizdekiler her şey. İhtimaller, gidenler ve asla olmayanlar.. Bunlar yası tutulacak şeyler değil.

Bir sene önce bu sabah arkadaşlarımla keyifli bir kahvaltı yapıyorduk. Bir gece öncesinde kız kıza partilemiştik 🙂

Küçük bir gruptuk, telaşsız, sakin ve keyifli olması önceliğimdi. Kahvaltıdan sonra eve gidip hazırlanıp nikahın kıyılacağı otele geçtik.

Tüm hazırlığımı kendim yaptım. Benim gibi japonlar bilir, kuaförler bu gözlere makyaj yapamaz. Biz kendimiz kendi işimizi halletmeliyiz. Zaten verdiğim paraya değecek bir performans alacağım bir yerde yok diye tüm malzemelerimi ortaya döktüm. Yani evin içinde random süslenen biri olarak kafi şeylere sahiptim, yüz saat sürecek bir düğün seromonisi olmadığından bana yeterli gelecek şeylerle kısa yoldan yaptım makyajımı geçtim. Hızlı hazırlanınca kızlar bir şok oldu 🙂 Onlar hazırlanırken ben ayakkabımın altına isim yazdım, adeti bozmadım. Geleneği terk et, ayakkabı altına yaz…

 

 

 

makyajmalzemelerim

Otele geçtik ve ablamlarla arkadaşlarım biraz fotoğraflarımızı çektiler. Bence keyifli oldu, çünkü tanımadığım bir fotoğrafçıya poz vermek sıkıcı geliyordu her anlamda. Geyik goygoy bir kaç poz çekindik, telefonlarla. E yetti. Teatral veya sinematografik karakterler değiliz. Bize kadar olacak hatıra için yeterli bir seremoniydi.

Yemekler yendi, kadın kadına şöyle kısa bir oynandı, fotoğraflar çekildi ve en önemlisi çaylar içildi..

Çay kırmızı çizgimdir 🙂

Stresten bayılmadığım, fotoğraflara bakınca şimdi bile mutlu olduğum, gerginliklerin yaşanmadığı keyifli bir nikahtı. Herkesi tebrik ederim. Bu bir ekip işi. Herkesin uyumlu olması, keyif alması ve çay içmesi.. 🙂

Bir yıl bitmişken bu fotoğrafların bir yıllık olması çok garip geliyor. Sanki geçen hafta gibi bazen. Bazen de tabi bir yıl gibi geliyor. Zaman algısı değişiyor.

Umarım yirmi yılın sonunda da aynı duygularla blog yazıyor olurum.

Amin ve teşekkürler Allahım.

Bazı şeyler güzel.