Alice Miller, bu eserinde uzun yıllardır görmezden gelinen bir hakikati yalın ama çarpıcı bir dille önümüze koyuyor:
Beden, bastırılan duyguların kaydını tutar.

Çocukken maruz kalınan şiddet, duygusal ihmal ya da sevgisizlik, sadece psikolojik izler bırakmakla kalmaz — beden bu acıları bir gün mutlaka konuşur. Ülser, migren, sırt ağrısı ya da kronik yorgunluk gibi bedensel tepkiler aslında, duyguların yıllar boyu bastırılmasının fiziksel yankıları olabilir.

Miller’a göre, çocuğa “Senin iyiliğin için yaptım” diyerek uygulanan şiddet, sevgiyle karıştırılan duygusal ihlaller ya da koşullu sevgiler, bireyin bedeninde zamanla hastalıklara dönüşebilir.
Ve en önemlisi: İyileşme, o bastırılmış duygularla yüzleşmekle mümkün olur.

  • Bastırılmış öfke, yas, acı ve korku bir süreliğine susturulabilir ama bedende iz bırakır.

  • “İyi çocuk” olmak uğruna inkâr edilen hisler, bir gün bedensel rahatsızlık olarak geri döner.

  • Gerçek şifa; geçmişin üzerine örtü örtmekte değil, onu dürüstçe fark etmekte yatar.

  • Bedenin dilini anlamak, ruhsal bütünlüğümüzü yeniden kazanmanın anahtarıdır.

Kendini iyi hissetmek için sadece düşüncelerini değil, bedenini de dinlemeyi öğrenmen gerek.

Çünkü beden… Asla yalan söylemez.