“Sen çok güçlüsün.”
Bu cümleyi ne kadar çok duyduk değil mi?
Ama hiç kimse “Sen bu kadar güçlü olmak zorunda değilsin,” demedi bize.
Güçlü kadın olmak… Yıllardır bize bir meziyet gibi sunuldu.
Hiç ağlamayan, her şeyi tek başına halleden, kimseye muhtaç olmayan kadınlar “örnek” sayıldı.
Ama biz biliyoruz ki… Güçlü kadınların çoğu aslında çok yorgun.
Çoğu zaman bu gücün altında;
-
Görülmemiş duygularımız,
-
Anlatamadığımız hayal kırıklıklarımız,
-
Kimseyi yormamak için içine attığımız dertler var.
Bazen güçlü olmak, aslında kimsenin yükümüzü taşıyamayacağını bildiğimiz için geliştirdiğimiz bir hayatta kalma stratejisi sadece.
“Ben iyiyim.”
“Ben hallederim.”
“Alıştım artık.”
Ama bunlar çoğu zaman kalpten söylenen cümleler değil, hayatta kalmak için ezberlenen sözler.
Peki Ne Yapmalı?
-
Bazen güçlü görünmek yerine yumuşak kalmayı seçebiliriz.
-
Yorulduğumuzu kabul etmek, zayıflık değil cesarettir.
-
Yardım istemek, duygularımızı ifade etmek, kendi alanımızı korumak da bir güç göstergesidir.
Kendine her şey olmaya çalışmak seni değil, seni içten içe yoran kadınlığı besliyor.
Kendinle nazik ol.
Çünkü belki de sen “güçlü” değil, dinlenmeye ihtiyacı olan bir kadınsın.