Geldiği gibi koştura koştura sinemaya giderek izlediğim o film…
Niye böyle bir şey yaptım çünkü Tom Cruise filmlerinin 2000 ler etkisi yarattığını düşünüyorum bende. Seyir zevki veriyor. Malum sinemanın hali ortada. Gerçekten gidip izlemeye değecek yılda kaç film çıkıyor ki. Gerçekten berbat filmleri sinemada izlemeye başlayıp onlara da çok para verince canım sıkıldığı için gitmeyi bıraktım. En son Top Gun’a gittiğimde öyle keyif almıştım ki açıkcası bu filmden beklentim fazlaydı. Tabi şunu ıskalamışım, Top Gun bir Jerry Bruckheimer filmiydi. Bu adamın yapımcılığını üstlendiği her şey neredeyse bana hitap ediyor diyebilirim. Kaç sezon csi izledik 🙂
Bu beklentilerle sinemaya koştum ve IMAX’te, altını çiziyorum, üç saat harcadım. Beklediğimi bulamadım ama benim vefam büyük tabi ve Tom’u seviyorum. Biraz Özcan Deniz’in kendini hot ve sexy slow motion çektiği filmler tadı verse de, konu olarak dikkat çekici olsa bile çekim olarak yavan kalsa da kimse salondan çıkmadı 🙂
Şikayetçi olabileceğim en büyük kısım ise, klasik mission imposible müziğinin neredeyse hiç filmde olmayışı. Ya siz deli misiniz… Koysana bir aksiyon sahnesineee…
Neyse, Tom dan bu kadar demek ki. İlla sinema da izlemeye gerek yok diye düşünüyorum ama gittiğime de hiç pişman değilim 🙂 Öyle bir şey.
Yaşlandığımı bir kez daha hissederek, hayıflanarak ve biraz da hüzünlenerek seriye veda ediyorum…